Ana içeriğe atla

Çok geç kalınmış bir deneyim: Kalıcı oje…




Kalıcı oje denilen hayat kolaylaştıran mucizevi uygulamayla ben henüz yeni tanıştım. Evet kabul ediyorum, biraz geç kaldım. Ancak kuaförümle son görüşmeme kadar açıkçası ciddiye bile almamıştım. Varlığını bildiğim ancak üzerinde hiç düşünmediğim kalıcı oje hakkında söylenen tüm yorumları inanın hak ediyor.



Amacım sadece manikür yaptırmaktı. Ancak sevgili kuaförümün ‘bu aralar çok mu oje sürüyorsun tırnaklarına ne olmuş böyle’ demesiyle kötü tırnak sendromum ortaya çıktı. Aslında uzun zamandır oje kullanmıyordum. Daha doğrusu kullanamıyordum. Maalesef ellerimde bulunan egzama belasıyla uğraşırken aseton duruma hiç de yardımcı olmuyor. Bu sebeple oje çıkarırken parmaklarımı yakan kimyasal ve adeta damar gibi cildimdeki aşırı ince çizgilere yerleşen oje bir süredir kendisinden ayrı kalmama neden olmuştu. Egzama ile savaşanlar bilir çoook hassas bir rahatsızlıktır. Sevmediği maddelerden azıcık bile alsa hemen coşar.

Neyse kalıcı ojeme dönecek olursam. Sevgili kuaförüm hem tırnaklarımın güçlenmesi, hem de uzun süre bozulmadan o bayıldığım french ojeyle kalabilmem için bana kalıcı ojeyi önerdi. Önce yine önyargımla ‘yok hayır ‘ dedim. Ancak konuştukça çok mantıklı geldi. Benim gibi kısa tırnak ve o temiz görüntüyü sevenler bilir, french oje başka bir şeydir. Ancak ilişkiniz fazla sürmez. Kuaförden mutlu mutlu çıktıktan sonra aradan geçen 2 ya da 3 günün ardından ufak ufak soyulmalar başlar. Bir de sık el yıkıyorsanız. En fazla 1 haftadır hayatı.

Tabi insanın aklına hemen normal ojenin tırnağı sararttığını düşünürsek, '3 hafta tırnaktan çıkmayan bir şey nasıl olur da tırnağı besler' sorusu geliyor. Onun da cevabı şöyle ki, ojenin en büyük özelliği hava ve su geçirmesi ve içindeki maddelerle tırnağı besliyor oluşu. Bu merakımı da kuaförüm giderdikten sonra aklımda tek soru kalmıştı? Asetonla tahribata uğrayan parmaklarımdan bu kalıcı oje nasıl çıkacaktı? O da yine kuaför tarafından ayrı bir işlemle yapılıyormuş. Ancak benimki baya farklı oldu. Oraya daha sonra geleceğim.

Pırıl pırıl muhteşem tırnaklar…

Her şeye tamam dedikten sonra uygulama başladı. Önce tırnağıma bir kat özel ojeden sürüldü. Ardından ellerim küçük bir kalıbın içine sokuldu. Tam 2 dakika bekleyen tırnaklarıma tekrar oje sürüldü. Ardından french ojenin beyaz kısmı ve ardından renkli kat. Tabii her seferde 2 dakika parmaklar özel kutucukta bekledi. Yani 2’şer dakikadan 4 kat.  Ve sonuç inanılmaz. Pırıl pırıl ve pürüzsüz tırnaklar… Normalde özellikle açık renk oje sürerken olan dalgalanmalardan eser yok. Tek kelimeyle muhteşemdi. Kuaförden çıktığımda itiraf etmeliyim ki küçük çocuklar gibi tırnaklarıma bakıyordum.

Kalıcı ojelerimi nasıl kendim çıkardım?

Yaklaşık 2 hafta sonra hala ojelerim pırıl pırıldı. Ancak tamamen kendi isteğimle ojeleri çıkarttırmaya karar verdim. Akşam kuaförden çıkarmasını isteyecektim ki, oldukça garip bir şey başıma geldi. Tırnaklarımdan birini sertçe çekmeceye çarpmıştım ve minicik bir yer kalkmıştı. Ancak ona rağmen oje günlerce sapasağlam durdu. Nedensiz ve amaçsızca ojenin kalkan yerinden oynarken çıkmaya başladığını fark ettim. İçimden yok canım tırnağın acır, tahriş olur seslerinin yanı sıra bir dene sesi baskın çıktı. Ve fotoğrafta da paylaştığım gibi oje oldukça yavaş hareketlerle tek parça halinde tırnağımdan çıkıp gitti. Bu sefer başka bir merak düştü içime. 'Acaba diğer tırnaklarımda da olur mu?' Tırnaklarım artık biraz uzamış ve dipten ojeyle bağını koparmış olduğu için dipten şansımı denedim.  Ve evet oldu. Hepsini yavaşça ve zorlanmadan çıkardım.  


İnternetten araştırdığım yorumlar açıkçası gözümü çok korkutmuştu. ‘Oje çıkarılırken tırnağım adeta kazındı, canım yandı, tırnaklarım iyileşeceğine kötüleşti’ gibi yorumlar vardı. Hatta evde asetonla ve alüminyum folyo ile kalıcı oje çıkarma yöntemleri bile izledim. Asla sizde de olacaktır demiyorum.Nedenini bilmesem de hiçbir kimyasal uygulamadan kalıcı ojeleri kendim çıkarmayı başardım. Evetbiraz garip ama gerçek…  Sadece ilk çıktığında tırnaklarımın üzeri biraz pütürtülüydü. Ellerimi yıkamamla o da geçti. Bu denememin başarılı olmasıyla ilgili aklıma gelen tek şeyse ellerimdeki egzama sebebiyle gün boyu yaptığım nemlendirme etki etmiş olabilir diye düşünüyorum.  

Ve sonrasına gelecek olursak. İlk başta inandırıcı gelmeyen tırnağı besleme olayından bahsetmek istiyorum. Tırnaklarım uzun zamandır bu kadar sert olmamıştı. Kalıcı oje evet tırnağı besliyor, evet kusursuz bir görünüm sağlıyor, hayatı kolaylaştırıyor. 

Sevgiler...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni bir akım: Sebastian ve Viyana Kahvesi

Instagram’da tanıtımını görür görmez gitme kararı aldığım Viyana Kahvesi’ne evet sonunda gittim ve herkesin çılgınlar gibi videosunu paylaştığı Sebastian’dan yedim. Ayrıntılara geçmeden önce çikolata delilerine özellikle sesleniyorum ‘mutlaka yemelisiniz’. Tek kelimeyle bayıldım ki pek cheescake insanı olmamamla birlikte temeli bir cheesecake olan San Sebastian tatlısının üzerinden akan muhteşem Belçika çikolatasıyla uyumu inanılmaz. Yanında bir adet çay içmenizi önerimim. ‘Neden kahve değil?’ derseniz açıklayacağım ama bana güvenin…  Çikolatalı Sebastian’ın   3 çeşidi mevcut. Bildiğimiz sütlü çikolatalı, bitter ve yeni keşif ruby… Ben bitter çikolatalı olanı tercih ettim. Kesinlikle çok beğendim. Aslında işletmedeki çikolatalı her şey bence harika…. Eşimin yediği Hezarfen tatlısından da baya bir miktar tattığım kadarıyla her iki tatlıda kullanılan çikolata oldukça lezzetli ve kaliteli. Biz tatlıların üzerine bir şey içmeyi tercih ettik. İlk kez mekana geldiğim için ka...

Yaz mevsiminin assolisti halhal

Bu yaz vazgeçemediğim aksesuar kesinlikle halhal… Aslında geçtiğimiz yaz uzun zaman sonra eski popüler günlerini yakalayan halhal bu yaz da kadınların vazgeçilmez aksesuarlarından biri... Konuyu her ne kadar halhaldan açmış olsam da Erer Gümüş’ten aldığım birkaç üründen bahsetmek istiyorum.    Bir süredir sarı renkli takılara takmış durumdayım. Ancak bir türlü o tatlı altın renginde gümüş takılar bulamamaktan müzdariptim. Bugüne kadar aldığım sarı renkli gümüş takı ne varsa ya iade ettim, ya da evde öylece durdu. Özellikle internetten alışveriş yapanlar bilir ki aldığınız harika görünümlü takı, size ulaştığında tam bir kabusa dönebilir.    Hatta bunlar tanıdık markalar olsa bile… Yapılan 'photoshop’larla ürün öyle tanınmaz haldedir ki, size ulaştığında başka bir şey görürsünüz.  B üyük hevesle ele alıp da açtığım paketten çıkan abartılı sarı tonlardaki takıları iade etmekten gerçekten bıkmıştım.  Gelen ürünler o kadar baskın bir sarı tonunda...