Ana içeriğe atla

Bobbi Brown'ın devasa fırçalı Eye Opening Mascarası

Merhabalar,
İlk paylaşımım Bobbi Brown’ın internet sitesinden yaptığım alışverişten gelsin. Uzun zamandır merak ettiğim Eye Opening Mascara'ya nihayet kavuştum. İnternet sitesinden alışveriş oldukça keyifliydi. Maskara ile birlikte çok sevilen iki ürünle daha tanışma fırsatım oldu. Bobbi Brown'ın internet sitesinden yapılan alışverişlerde gönderdiği bu iki güzel ürünü daha sonra ayrıntılı olarak anlatacağım. Ama önce starımız...

Eye Opening’i  anlatmak için 3 sözcük seçmem gerekse bunlar şüphesiz  'devasa,  simsiyah ve kolay' olurdu. Devasa, iki anlamda bu maskara için deyim yerindeyse cuk oturan bir tanımlama. Öncelikle kutusundan ilk çıktığında gerçekten alıştığınız rimellerin üstünde bir büyüklükte karşılaşıyorsunuz. Ürün bilgilerinde de zaten 12 ml olduğu yazıyor. Ortalama bir maskaranın 5 ila 8 ml arasında olduğunu düşünürsek Eye Opening’in büyüklüğünü siz düşünün…

Maskaranın ne zaman biteceğini şimdiden merak ediyorum.  Devasa hacmi sebebiyle 105 lira ücreti bu açıdan karşıladığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Ve gelelim ikinci devasa tanımına… Mascarayı ilk sürdüğüm an kirpiklerimin ne  kadar da çok olduğunu unuttuğumu fark ettim. İlk anda ‘benim bu kadar kirpiğim mi vardı?’ dedim kendi kendime…  Kesinlikle kirpikleri dolgunlaştırma açısından oldukça başarılı. Kaldı ki benim açık renkli ve rimel sürmeden yok gibi duran kirpiklerime dolgunluk açısından evet bir takma kirpik efekti yarattı.

Ancak kendisiyle ilgili beğenmediğim yönü kirpiklerimi bir türlü yeteri kadar kıvırmaması. Rimelin fırçası da oldukça büyük olduğu için ilk kullanımda biraz ürkerek sürdüm. Sanırım bu sebeple de tam kıvıramadığımı düşündüm. Ancak elim alıştıkça anladım ki bunun iri fırça ya da benim anlık cesaretsizliğimle ilgisi yok. Üzgünüm ama yukarıya kalkık kirpik sevdalıları için sanırım Eye Opening uygun bir ürün olmaz. Fakat benim gibi dolgunluk isteyen sarı, açık kahve kirpiklere sahip olanlar bir gün kendisini mutlaka edinmeli.



Temizlemek aşırı kolay...
Gelelim ikinci öne çıkan özelliğine kusursuz bir siyah renge ve dokuya sahip. Ben de herhangi bir topaklanma ya da kirpik dökülmesi de yapmadı.  Eye Opening için kullandığım ‘kolay’ tanımlaması ise rimelin oldukça kalıcı ve koyu rengine rağmen gözünüzü de sizi de hiç yormadan kolayca çıkması. Günün sonuna doğru adeta maskara kendi kendine uçuyor. İlk çıkardığım an bunu düşündüm. Nereye gitti acaba diye? İşin ilginç yanı etkisinin gün boyu kirpiklerde olması.



Eye Opening ile birlikte gelen diğer ürünleri başka yazılarda ayrıntılı olarak paylaşacağım...

Sevgiler...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni bir akım: Sebastian ve Viyana Kahvesi

Instagram’da tanıtımını görür görmez gitme kararı aldığım Viyana Kahvesi’ne evet sonunda gittim ve herkesin çılgınlar gibi videosunu paylaştığı Sebastian’dan yedim. Ayrıntılara geçmeden önce çikolata delilerine özellikle sesleniyorum ‘mutlaka yemelisiniz’. Tek kelimeyle bayıldım ki pek cheescake insanı olmamamla birlikte temeli bir cheesecake olan San Sebastian tatlısının üzerinden akan muhteşem Belçika çikolatasıyla uyumu inanılmaz. Yanında bir adet çay içmenizi önerimim. ‘Neden kahve değil?’ derseniz açıklayacağım ama bana güvenin…  Çikolatalı Sebastian’ın   3 çeşidi mevcut. Bildiğimiz sütlü çikolatalı, bitter ve yeni keşif ruby… Ben bitter çikolatalı olanı tercih ettim. Kesinlikle çok beğendim. Aslında işletmedeki çikolatalı her şey bence harika…. Eşimin yediği Hezarfen tatlısından da baya bir miktar tattığım kadarıyla her iki tatlıda kullanılan çikolata oldukça lezzetli ve kaliteli. Biz tatlıların üzerine bir şey içmeyi tercih ettik. İlk kez mekana geldiğim için ka...

Yaz mevsiminin assolisti halhal

Bu yaz vazgeçemediğim aksesuar kesinlikle halhal… Aslında geçtiğimiz yaz uzun zaman sonra eski popüler günlerini yakalayan halhal bu yaz da kadınların vazgeçilmez aksesuarlarından biri... Konuyu her ne kadar halhaldan açmış olsam da Erer Gümüş’ten aldığım birkaç üründen bahsetmek istiyorum.    Bir süredir sarı renkli takılara takmış durumdayım. Ancak bir türlü o tatlı altın renginde gümüş takılar bulamamaktan müzdariptim. Bugüne kadar aldığım sarı renkli gümüş takı ne varsa ya iade ettim, ya da evde öylece durdu. Özellikle internetten alışveriş yapanlar bilir ki aldığınız harika görünümlü takı, size ulaştığında tam bir kabusa dönebilir.    Hatta bunlar tanıdık markalar olsa bile… Yapılan 'photoshop’larla ürün öyle tanınmaz haldedir ki, size ulaştığında başka bir şey görürsünüz.  B üyük hevesle ele alıp da açtığım paketten çıkan abartılı sarı tonlardaki takıları iade etmekten gerçekten bıkmıştım.  Gelen ürünler o kadar baskın bir sarı tonunda...

İstanbul'da kahve kokulu günler

Bundan 6 yıl önce İstanbul’da hem de KüçükÇiftlik Park’ta bir kahve festivali düzenleneceğini ilk duyduğumda inanamamıştım. Benim gibi kahve delileri için cennet gibi bir yer olmalıydı. Bu yıl ilk kez gitmeyi başardığım bu muhteşem etkinlik alanına daha yaklaşırken çocuk gibi heyecanlandım. Alana giriş yapar yapmaz ordan burdan esen kahve kokularından bahsetmeyeceğim bile… Uzun zamandır yüzü gülen bu kadar çok insanı bir arada görmemiştim.  Festivali en etkin kullanan marka kesinlikle Kurukahveci Mehmet Efendi idi. Daha içeri adımınızı atar atmaz küçük bir stand ile sizi karşılayan Mehmet Efendi katılımcılara bir Türk kahvesi fincanı ve beşli tek pişirimlik kahveden oluşan şık bir hediye sunuyor. Ardından konser alanının hemen önünde (bence alanın en işlek bölümü) iki katlı büyük bir kısım da Kurukahveci Mehmet Efendi’ye ayrılmış. Sıcak sıcak fincanda kahvenizi alıp, oturma alanında içebiliyorsanız. Tabii yer bulacak kadar şanslıysanız. Türk kahvesi demişken beni...