Ana içeriğe atla

Saç bakımında unuttuğumuz etken 'fırça'


Bütün kadınlar için saçları, evet çok önemlidir ve saç bakımı için bir kadının belki denemeyeceği şey yoktur.  Saçımızı boyarız bir süre sonra, fön, düzleştirici, maşanın da etkisiyle artık saçlarımız asla eskisi gibi olmaz. Eski canlı günlerine dönmesi için bakım maskeleri , yağlar, türlü türlü şampuanlar alırız. Evet hepsi yapılması ereken şeyler…  Ancak  bir noktayı sanırım genelde atlıyoruz.  Saç fırçası…



En azından kendi adıma ben ki, saç fırçasının önemi hep bilen biri olarak yaşadığım bu deneyim karşısında şaşırdım. Yaklaşık 7 belki 8 yıl önce saçlarımı ne yaparsam yapayım tarayamıyordum. Hatta meşhur  saç bakım spreyleri olmadan bir tarak darbesi bile vurmak imkansızdı. Derken  The Body Shop’tan bambu bir fırça aldım. İnanılır gibi değildi. Saçlarım kolayca taranmıştı. Üstelik saç bakım spreyi sıkmadan… 

Yıllar içinde sevgili fırçam benimle her yere geldi. Tabii ki zaman içinde fırçam eskidi, dişleri dökülmeye başladı. Uzun süre inat ettim kullanmaya  ama artık olmuyordu ve aynı fırçadan bulamamıştım.  Ben de o an çok umursamamış olacağım ki başka bir fırça aldım kendime…. Yine de uzun süre evde bekledi yeni fırça. Ben hala zar zor sevgili bambu fırçamla saçlarımı taramaya çalıştım. Bir süre sonra yeni fırçaya geçtim.  
Derken yaklaşık 2 yıl önce saçlarıma koparak dökülme belası bulaştı. Kuaförde yapılan bakımlar, benim yaptığım maskeler, bakım yağları hiç biri saçlarımı taradığımda lavaboda gördüğüm kısa kısa kopuk saçlara çare olmadı.  Evet saçıma parlaklık, canlılık kattılar. Dayanıklılığını artırdılar
doğru…

 Bir gün o kadar canıma tak etti  ve saçlarım yine taranmamaya başlamıştı ki artık dişlerinin yarısı olmayan eski  fırçamı bulup denedim…  Sanki uzun zaman sonra kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibiydi. O an karar verdim bu fırçanın aynısını ne olursa olsun bulmaya…


The Body Shop’ın internet sitesinden sürekli takibim sonucu bir türlü yeterli stokta bulamadığım harika bambu fırçamı 2 aylık bir uğraş sonucu almayı başardım.  Çok teşekkür ederim Body Shop çooook…  Bir türlü çözemediğim koparak dökülme sorunum sanırım yüzde 10’a falan indi. İşte bu yüzden dönüp bir kere fırçanıza bakın derim…


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni bir akım: Sebastian ve Viyana Kahvesi

Instagram’da tanıtımını görür görmez gitme kararı aldığım Viyana Kahvesi’ne evet sonunda gittim ve herkesin çılgınlar gibi videosunu paylaştığı Sebastian’dan yedim. Ayrıntılara geçmeden önce çikolata delilerine özellikle sesleniyorum ‘mutlaka yemelisiniz’. Tek kelimeyle bayıldım ki pek cheescake insanı olmamamla birlikte temeli bir cheesecake olan San Sebastian tatlısının üzerinden akan muhteşem Belçika çikolatasıyla uyumu inanılmaz. Yanında bir adet çay içmenizi önerimim. ‘Neden kahve değil?’ derseniz açıklayacağım ama bana güvenin…  Çikolatalı Sebastian’ın   3 çeşidi mevcut. Bildiğimiz sütlü çikolatalı, bitter ve yeni keşif ruby… Ben bitter çikolatalı olanı tercih ettim. Kesinlikle çok beğendim. Aslında işletmedeki çikolatalı her şey bence harika…. Eşimin yediği Hezarfen tatlısından da baya bir miktar tattığım kadarıyla her iki tatlıda kullanılan çikolata oldukça lezzetli ve kaliteli. Biz tatlıların üzerine bir şey içmeyi tercih ettik. İlk kez mekana geldiğim için ka...

Yaz mevsiminin assolisti halhal

Bu yaz vazgeçemediğim aksesuar kesinlikle halhal… Aslında geçtiğimiz yaz uzun zaman sonra eski popüler günlerini yakalayan halhal bu yaz da kadınların vazgeçilmez aksesuarlarından biri... Konuyu her ne kadar halhaldan açmış olsam da Erer Gümüş’ten aldığım birkaç üründen bahsetmek istiyorum.    Bir süredir sarı renkli takılara takmış durumdayım. Ancak bir türlü o tatlı altın renginde gümüş takılar bulamamaktan müzdariptim. Bugüne kadar aldığım sarı renkli gümüş takı ne varsa ya iade ettim, ya da evde öylece durdu. Özellikle internetten alışveriş yapanlar bilir ki aldığınız harika görünümlü takı, size ulaştığında tam bir kabusa dönebilir.    Hatta bunlar tanıdık markalar olsa bile… Yapılan 'photoshop’larla ürün öyle tanınmaz haldedir ki, size ulaştığında başka bir şey görürsünüz.  B üyük hevesle ele alıp da açtığım paketten çıkan abartılı sarı tonlardaki takıları iade etmekten gerçekten bıkmıştım.  Gelen ürünler o kadar baskın bir sarı tonunda...

İstanbul'da kahve kokulu günler

Bundan 6 yıl önce İstanbul’da hem de KüçükÇiftlik Park’ta bir kahve festivali düzenleneceğini ilk duyduğumda inanamamıştım. Benim gibi kahve delileri için cennet gibi bir yer olmalıydı. Bu yıl ilk kez gitmeyi başardığım bu muhteşem etkinlik alanına daha yaklaşırken çocuk gibi heyecanlandım. Alana giriş yapar yapmaz ordan burdan esen kahve kokularından bahsetmeyeceğim bile… Uzun zamandır yüzü gülen bu kadar çok insanı bir arada görmemiştim.  Festivali en etkin kullanan marka kesinlikle Kurukahveci Mehmet Efendi idi. Daha içeri adımınızı atar atmaz küçük bir stand ile sizi karşılayan Mehmet Efendi katılımcılara bir Türk kahvesi fincanı ve beşli tek pişirimlik kahveden oluşan şık bir hediye sunuyor. Ardından konser alanının hemen önünde (bence alanın en işlek bölümü) iki katlı büyük bir kısım da Kurukahveci Mehmet Efendi’ye ayrılmış. Sıcak sıcak fincanda kahvenizi alıp, oturma alanında içebiliyorsanız. Tabii yer bulacak kadar şanslıysanız. Türk kahvesi demişken beni...