Ana içeriğe atla

Mirror Effect’in gizli kahramanı


Mara Kozmetik’in  Mirror Effect’i  bir çok kadın gibi bende de bağımlılık yarattı. Serinin şu ana kadar 3 rengini denedim ama bordo bakır gerçekten inanılmaz.  Mara Kozmetik’in özel renk logosuyla ürettiği  ojeyi  iki rengin karışımından ziyade bordoya bakır efekti eklenmiş gibi düşünebilirsiniz.  


Evet renk de seri de çok çok güzel… Ancak benim kullandığım bordo bakır ve Mirror Effect’in diğer renklerinde de ortak bir sorun yaşadım. Eminim sizin de başınıza gelmiştir. Oje o harika tonuna rağmen asla tırnakta pürüzsüz durmuyor. Ne yaparsam yapayım istediğim görüntüyü yakalayamıyordum. Üstelik yapısındaki yoğunluktan dolayı asetonla çıkarmak oldukça zor…


İşte bu noktada ‘base coat’un kilit rolde olduğunu öğrendim.  Mirror Effect’i sürmeden önce soyulabilir alt katman olarak görev yapan Peel  Off base coat kesinlikle uygulanmalı.  Base coat sürdükten sonra 5 dakika kuruması bekleyin, ardından ojeyi sürün. 


Ben daha ilk fırça darbesinde görüntüdeki farka bayıldım. Açıkçacı Mirror Effect’in hakkını vermek için ne yazık ki bir de bu ürünü almak gerekiyor.  

Aslında artık base coatu özellikle su bazlı ojelerin altına sürüyorum. Hatta artık bütün ojelerimin altına sürüyorum.  Base coatun en büyük özelliklerinden biri soyulabilir olması. 


Benim hayatıma büyük kolaylık kattığı bir gerçek. Özellikle koyu renkli ojelerde oldukça işe yarıyor. Bilirsiniz bordo, kırmızı, siyah gibi tonları asetonla çıkarmak bir hayli uzun bir süreç. Oje çıksa da tırnakların kenarları, etler bir şekilde kıpkırmızı kalır. Base coat sayesinde bundan tamamen kurtuldum. 





Ojeyi çıkarmak istediğinizde ılık suyun içinde elleriniz 5 dakikaya yakın tutmanız yeterli… Sonra kolayca soyabilirsiniz. Özellikle benim gibi egzamalı ya da asetona alerjisi olanlar için oje sürmek daha base coat ile daha keyifli…

Her ne kadar Mirror Effect için bu yazıya başlasam da base coattan çok daha fazla bahsettiğimi fark ettim.  Ancak gerçekten de Mirror Effect ve base coat gerçekten ayrılmaz ikili…






Yorumlar

  1. Harika görünüyor renk, bu basecoat'tan da edinmek lazım :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni bir akım: Sebastian ve Viyana Kahvesi

Instagram’da tanıtımını görür görmez gitme kararı aldığım Viyana Kahvesi’ne evet sonunda gittim ve herkesin çılgınlar gibi videosunu paylaştığı Sebastian’dan yedim. Ayrıntılara geçmeden önce çikolata delilerine özellikle sesleniyorum ‘mutlaka yemelisiniz’. Tek kelimeyle bayıldım ki pek cheescake insanı olmamamla birlikte temeli bir cheesecake olan San Sebastian tatlısının üzerinden akan muhteşem Belçika çikolatasıyla uyumu inanılmaz. Yanında bir adet çay içmenizi önerimim. ‘Neden kahve değil?’ derseniz açıklayacağım ama bana güvenin…  Çikolatalı Sebastian’ın   3 çeşidi mevcut. Bildiğimiz sütlü çikolatalı, bitter ve yeni keşif ruby… Ben bitter çikolatalı olanı tercih ettim. Kesinlikle çok beğendim. Aslında işletmedeki çikolatalı her şey bence harika…. Eşimin yediği Hezarfen tatlısından da baya bir miktar tattığım kadarıyla her iki tatlıda kullanılan çikolata oldukça lezzetli ve kaliteli. Biz tatlıların üzerine bir şey içmeyi tercih ettik. İlk kez mekana geldiğim için ka...

Yaz mevsiminin assolisti halhal

Bu yaz vazgeçemediğim aksesuar kesinlikle halhal… Aslında geçtiğimiz yaz uzun zaman sonra eski popüler günlerini yakalayan halhal bu yaz da kadınların vazgeçilmez aksesuarlarından biri... Konuyu her ne kadar halhaldan açmış olsam da Erer Gümüş’ten aldığım birkaç üründen bahsetmek istiyorum.    Bir süredir sarı renkli takılara takmış durumdayım. Ancak bir türlü o tatlı altın renginde gümüş takılar bulamamaktan müzdariptim. Bugüne kadar aldığım sarı renkli gümüş takı ne varsa ya iade ettim, ya da evde öylece durdu. Özellikle internetten alışveriş yapanlar bilir ki aldığınız harika görünümlü takı, size ulaştığında tam bir kabusa dönebilir.    Hatta bunlar tanıdık markalar olsa bile… Yapılan 'photoshop’larla ürün öyle tanınmaz haldedir ki, size ulaştığında başka bir şey görürsünüz.  B üyük hevesle ele alıp da açtığım paketten çıkan abartılı sarı tonlardaki takıları iade etmekten gerçekten bıkmıştım.  Gelen ürünler o kadar baskın bir sarı tonunda...

Çok geç kalınmış bir deneyim: Kalıcı oje…

Kalıcı oje denilen hayat kolaylaştıran mucizevi uygulamayla ben henüz yeni tanıştım. Evet kabul ediyorum, biraz geç kaldım. Ancak kuaförümle son görüşmeme kadar açıkçası ciddiye bile almamıştım. Varlığını bildiğim ancak üzerinde hiç düşünmediğim kalıcı oje hakkında söylenen tüm yorumları inanın hak ediyor. Amacım sadece manikür yaptırmaktı. Ancak sevgili kuaförümün ‘bu aralar çok mu oje sürüyorsun tırnaklarına ne olmuş böyle’ demesiyle kötü tırnak sendromum ortaya çıktı. Aslında uzun zamandır oje kullanmıyordum. Daha doğrusu kullanamıyordum. Maalesef ellerimde bulunan egzama belasıyla uğraşırken aseton duruma hiç de yardımcı olmuyor. Bu sebeple oje çıkarırken parmaklarımı yakan kimyasal ve adeta damar gibi cildimdeki aşırı ince çizgilere yerleşen oje bir süredir kendisinden ayrı kalmama neden olmuştu. Egzama ile savaşanlar bilir çoook hassas bir rahatsızlıktır. Sevmediği maddelerden azıcık bile alsa hemen coşar. Neyse kalıcı ojeme dönecek olursam. Sevgili kuaförüm ...