Ana içeriğe atla

Yaz mevsiminin assolisti halhal

Bu yaz vazgeçemediğim aksesuar kesinlikle halhal… Aslında geçtiğimiz yaz uzun zaman sonra eski popüler günlerini yakalayan halhal bu yaz da kadınların vazgeçilmez aksesuarlarından biri...

Konuyu her ne kadar halhaldan açmış olsam da Erer Gümüş’ten aldığım birkaç üründen bahsetmek istiyorum.  Bir süredir sarı renkli takılara takmış durumdayım. Ancak bir türlü o tatlı altın renginde gümüş takılar bulamamaktan müzdariptim. Bugüne kadar aldığım sarı renkli gümüş takı ne varsa ya iade ettim, ya da evde öylece durdu. Özellikle internetten alışveriş yapanlar bilir ki aldığınız harika görünümlü takı, size ulaştığında tam bir kabusa dönebilir.  Hatta bunlar tanıdık markalar olsa bile… Yapılan 'photoshop’larla ürün öyle tanınmaz haldedir ki, size ulaştığında başka bir şey görürsünüz. 




Büyük hevesle ele alıp da açtığım paketten çıkan abartılı sarı tonlardaki takıları iade etmekten gerçekten bıkmıştım.  Gelen ürünler o kadar baskın bir sarı tonunda oluyordu ki değil takmak bakmak bile imkansızdı.  O sırada sevgili blogger arkadaşım Yeliz,  bana Erer Gümüş’ün internet sitesinden  bahsetti. 

Firmadan aldığım mavi boncuklu halhalı gördüğüm an bayıldım.  O tatlı, doğal sarı tonu sonunda yakalamıştım. Hem işçiliği hem de kalitesi gerçekten tam puan aldı.
Halhalı birkaç gün hiç çıkarmadığım hatta denize bile defalarca girdiğim oldu. En ufak bir renk atması söz konusu değil.  
Erer Gümüş’ten aldığım diğer ürünlerin de görselini paylaşıyorum.  Benim gibi ufak küpelerle kombin yapmayı sevenler bence mutlaka siteyi ziyaret edin.  





Yorumlar

  1. Merhaba...Ben yesimlehertelden..bundan sonra daha sık uğramaya çalışacağım sayfana..Bu arada halhal ve ayak parmağı yüzüğü benim yaz için vaz geçilmezlerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba teşekkür ederim Yeşim :) Ayak parmağı yüzüğünü açıkçası kullanmadım ama merak ediyorum. Listeme ekledim.

      Sil
  2. O kadar yakıştı ki, Erer Gümüş'ün malzemeleri de çok kaliteli :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim canım :) Çok kibarsın... Gerçekten de kaliteli

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çok geç kalınmış bir deneyim: Kalıcı oje…

Kalıcı oje denilen hayat kolaylaştıran mucizevi uygulamayla ben henüz yeni tanıştım. Evet kabul ediyorum, biraz geç kaldım. Ancak kuaförümle son görüşmeme kadar açıkçası ciddiye bile almamıştım. Varlığını bildiğim ancak üzerinde hiç düşünmediğim kalıcı oje hakkında söylenen tüm yorumları inanın hak ediyor. Amacım sadece manikür yaptırmaktı. Ancak sevgili kuaförümün ‘bu aralar çok mu oje sürüyorsun tırnaklarına ne olmuş böyle’ demesiyle kötü tırnak sendromum ortaya çıktı. Aslında uzun zamandır oje kullanmıyordum. Daha doğrusu kullanamıyordum. Maalesef ellerimde bulunan egzama belasıyla uğraşırken aseton duruma hiç de yardımcı olmuyor. Bu sebeple oje çıkarırken parmaklarımı yakan kimyasal ve adeta damar gibi cildimdeki aşırı ince çizgilere yerleşen oje bir süredir kendisinden ayrı kalmama neden olmuştu. Egzama ile savaşanlar bilir çoook hassas bir rahatsızlıktır. Sevmediği maddelerden azıcık bile alsa hemen coşar. Neyse kalıcı ojeme dönecek olursam. Sevgili kuaförüm

Yaz biter de selülit derdi biter mi?

Kahvenin bize verdiği mutluluk duygusu dışında faydaları olduğunu bilmeyen yoktur. Öyle ki içtiği Türk kahvesinin telvesini yüzüne sürüp maske yapanları bile gördü bu gözler… Yüzümüz dışında bir de vücuda yapılan kahve peelingi var tabii markası çeşidi eminim bir haylidir. Ben Gratis’lerde satılan Bee Beauty’nin Toz Kahveli Vücut Peeelingi’nden bahsedeceğim.  İçeriği doğal toz kahve (yani çok şükür ki asla ve asla granül kahve değil), kil ve deniz tuzunda oluşuyor. Duşta kullanmanız gereken vücut peelinginin iddiası antiselülit etkisi, ölü cilt derisini arındırma ve cildi sıkılaştırma. Şimdi gelelim benim düşüncelerime… Kabul etmeliyiz ki selülite karşı savaş veren bu güzel peelingin etkisini bu alanda görmek için sanırım en azından bir ay kadar kullanmak gerekecektir. O sebepten ötürü bu konuda bir fikir henüz sunamıyorum. Ancak cildi sıkılaştırma da zaman alacak bir durum olsa bile, daha ilk kullanımda cildi gerginleştirdiğini büyük bir mutlulukla söyleyebilirim. Gelelim öl

İstanbul'da kahve kokulu günler

Bundan 6 yıl önce İstanbul’da hem de KüçükÇiftlik Park’ta bir kahve festivali düzenleneceğini ilk duyduğumda inanamamıştım. Benim gibi kahve delileri için cennet gibi bir yer olmalıydı. Bu yıl ilk kez gitmeyi başardığım bu muhteşem etkinlik alanına daha yaklaşırken çocuk gibi heyecanlandım. Alana giriş yapar yapmaz ordan burdan esen kahve kokularından bahsetmeyeceğim bile… Uzun zamandır yüzü gülen bu kadar çok insanı bir arada görmemiştim.  Festivali en etkin kullanan marka kesinlikle Kurukahveci Mehmet Efendi idi. Daha içeri adımınızı atar atmaz küçük bir stand ile sizi karşılayan Mehmet Efendi katılımcılara bir Türk kahvesi fincanı ve beşli tek pişirimlik kahveden oluşan şık bir hediye sunuyor. Ardından konser alanının hemen önünde (bence alanın en işlek bölümü) iki katlı büyük bir kısım da Kurukahveci Mehmet Efendi’ye ayrılmış. Sıcak sıcak fincanda kahvenizi alıp, oturma alanında içebiliyorsanız. Tabii yer bulacak kadar şanslıysanız. Türk kahvesi demişken benim fe